Yaşadığımız her bir problem bizlere yeni tecrübeler katıyor. İyi sonuçlanan problemlerden ziyade bize zarar veren problemler daha büyük ve unutulmaz dersler içeriyor doğal olarak. Covid-19 binlerce cana mal oldu aynı zamanda da yarattığı ekonomik krizin boyutu hala bilinmiyor. Artık yavaş yavaş normale dönüş konuşulmaya başlamışken, neleri doğru yapmışız, nelerde daha yapmamız gereken işler var bunları anlamamız ve giderek daha sıklıkla konuşulan ikinci dalga öncesinde “neleri değiştirmemiz gerekiyor”u tespit etmemiz lazım.

Uzaktan erişim, Evden Çalışma, Video Konferans

“Bundan 10 yıl kadar önce böyle bir karantina ile karşılaşsa idik durum ne olurdu?” diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Bu konuda teknoloji oldukça gelişti. Hem VPN teknolojileri oldukça yerine oturmuş durumda hem de güvenlik olarak birçok problem çözülmüş durumda. Aynı şekilde video konferans sistemleri için eskisi gibi pahalı yatırımlar yapılmasına gerek kalmadı. Burada sorun kişilerin lokasyon bağımsız olarak bilgilerine ya da birbirlerine erişmeleri değil aslında. Süreçlerin de aynı entegrasyonu sağlayamamış olması. Bu da bizi “Dijital Dönüşüm” başlığına götürür.

Dijital Dönüşümün Gerekliliği

Bu başlık ayrı bir yazıyı hak edecek kadar geniş ve detaylı. O nedenle burada kısaca değinmekle yetineceğiz. Dijital Dönüşüm, firmanın tüm süreçlerini tamamen entegre bir şekilde otomatize ettiği, kağıtsız olarak tüm süreçlerini yönetebildiği ve veriyi bir değer olarak kullanıp çevresel değişimlere hızlıca adapte olabileceği organizasyon, alt yapıyı ve insan kaynaklarını kapsar. Bunu başarabilmiş firmalar zaten hızlı adapte olabilme kabaliyetine sahip olacakları için bu tür felaketlerde de yönlerini hızlıca değiştirebilmekte ve en önemlisi kararlarını alırken doğru veriye sahip olabilmektedirler.

Olağanüstü Durum Merkezleri (ODM)

Olağanüstü durumlar ve tedbirleri genellikle Bilgi İşlem departmanlarının konusuydu. Deprem başta olmak üzere yaşanacak felaketler karşısında sistemlerin veri kaybı olmadan hatta nerede ise kesintisiz olarak çalışmaya devam etmeleri konusunda yıllardır çalışıyoruz. Covid-19 felaketinin bize gösterdiği 2 konu biraz daha bu konuda çalışmamızı ve iş taraflarını da sisteme dahil etmemiz gerektiğini hatırlattı:

·        Yaşanan felaketin geri dönüş süresi gayet uzun olabilir.

·        Sistemler çalışsa bile insan hala en önemli faktördür.

Bu iki ana başlık nedeni ile artık ODM senaryolarımıza, iş tarafındaki kişiler ve süreç analistlerinin de dahil olması daha net anlaşılmış oldu 

 Evden Çalışma- Regulasyonlar –KVKK

Bilgi işlem departmanlarına özellikle kişisel bilgilerin korunması konusunda büyük bir yük daha binmiş idi. Şimdi çalışanlar evlerinden sisteme bağlanarak bu KVKK kapsamındaki kişisel bilgileri ofis dışına çıkarmış oldular. Gerek toplantılar gerekse bilgi paylaşımlarında çok farklı yazılımların kullanılması da bilgi paylaşımlarının kontrol altına alınmasında büyük problem. İşin bu kısmı oldukça karışacak sanırım.

Bulut Bilişim

Yıllarını bu sektöre vermiş bir kişi olarak itiraf edeyim ki bulut bilişim ile aram iyi değil. Bir türlü sevemedim. Ama getirdiği faydalar ve özellikle ilk yatırım maliyetlerindeki düşüş yadsınamaz bir gerçek. Covid-19 ile bulut yapılarının ne kadar önemli olacağı ama aynı zamanda da ne kadar kırılgan ve tehlikeli olabileceği görülmüş oldu. Bu konuda da bazı senaryo değişiklikleri yapmamız gerekecek gibi görünüyor.

Internet Altyapısı

Aslında ilk madde için söylediklerimizi burada da tekrarlamak lazım. Bu felaket ile iyi ki 10 sene önce karşılaşmadık. Özellikle büyük şehirlerde iyi sayılabilecek bir internet alt yapısı var. Ama mükemmel değil. Daha büyük ve geniş bant altyapısını oluşturmamız lazım. Çok daha yaygın ve hızlı fiber altyapının oluşturulması gerekiyor.

Büyük şehirler = Büyük Problemler

Bu konu IT’ nin dışında olan bir konu ama her doğal felakette olduğu üzere şehirlerin büyük olması problemlerinde büyük olmasına neden oluyor. Ulaşım, erişim, kullanıcı sayısı, fiziksel uzaklıklar vs. zaten dünyanın en karmaşık şehirlerinden olan İstanbul’un daha da büyümesi depremde de olacağı üzere bizi daha büyük felaketlere götüreceği kesin. Umarım yetkililerde bunu g örebiliyordur. Bilgi işlem dışından da bakar ise hastalık ile mücadelede, yayılmanın önlenmesinde büyük şehirlerde daha büyük zorluklar ile karşılaşıldı.

Tahminleme Modelleri Değişti

Günümüzün moda konusu, tahminleme. Sepet analizleri, satış tahminlemeleri , finansal tahminlemeler vs. şimdi artık yeni data setlerimiz oluştu. Örneğin sokağa çıkma yasakları öncesinde alışverişlerdeki öncelikler tamamen değişti. “Bir ürünü alırken yanında başka ürün de alma” şeklindeki analizler değişmiş oldu. Ama artık bir sonraki sefer için yeni modellerimiz hazır. Bunu sadece satış odaklı düşünmemek lazım. Satışlardaki ani değişimler ilk olarak lojistiğe etki etti. Paralel olarak raf stok seviyeleri, maliyetler hatta süreçler değişim gösterdi. Bazı markalar bunu çok iyi yöneterek prestij kazanabildiler. Tahminlemelerin tamamen yanıldığı durumlarda ortaya çıktı zira pandemi ve karantina ile birlikte ihtiyaçlarımız da değişti.

İhtiyaçlar Değişti

Deprem, elektrik sorunları, sel gibi felaketleri düşünüyorken uzun süreli karantina tahmin edemediğimiz satış trendlerini ortaya çıkardı: Televizyon, internet, oyunlar, evde spor ve sağlıklı beslenme bunlara birkaç örnek. Organik ve sağlıklı ürünler biraz daha öne çıktı. Hijyen, ürünlerin içerikleri gibi sağlık ilişkili bilgi akışı önem kazandı. Alınan her ürünün hangi kontrollerden geçtiği, nasıl üretildiği gibi bilgiye erişim istekleri arttı. Bu da bizi tarımsal ürünlerin kullanıldığı tüm ürünlerde dijital dönüşüme ve şeffaf veri akışına götürecek gibi. Bu kadar sağlık dedik ama alkol satışlarının da artmış olması büyük bir sürpriz değil 🙂

Firmalar açısından da değişen talepler var. Örneğin müşterilerin ateşini ölçen termal kameralar ki daha önce mağazamızda nerede zaman geçirdiklerini hesaplayan ısı haritalarını çıkaran sistemlerdi. Siber güvenlik, uzaktan erişim ve paylaşım sistemleri ve analitik gibi uygulamalar zaten birer adım önde idiler birer adım daha öne çıktılar.

RPA

RPA (Robotic Process Automation) kullanılan süreçler tabi ki kesintisiz devam etti. Zaten 7*24 çalışması için tasarlanan sistemler amacına uygun çalışmaya devam ettiler. Önümüzdeki dönemlerde bu süreç çok daha hızlı gelişecek. Daha fazla iş RPA tarafından yapılıyor olacak.

Beyin Göçü

Ülkemizin büyük sorunlarından birisiydi. Özellikle Ankara Antlaşması ile çok fazla sayıda genç ve yetişmiş personel diğer ülkelerdeki iş imkanlarını değerlendirdi. Hatta pek çok önemli kuruluş eleman sıkıntısı çekmeye başlamış durumdaydı. Özellikle bilgi işlem sektörünün bu konuda büyük sıkıntı yaşadığını yakinen tanık oluyorum. Gerek pandemi nedeni ile ülkemize biraz da zorunlu olarak yaşanan geri dönüş, gerekse diğer ülkelerde de yaşanması öngörülen ekonomik krizler nedeni ile tersine bir beyin göçü gerçekleşmeye başladı. Umarım gerekli tedbirler alınır ve bu kişilerin kalması sağlanır. En azından bu göçe yeni kişiler eklenmez. Kriz beklentisi elbette var ama umarım bu kriz bir fırsata dönüşür.

Tüm Yapıya Finans Gözlüğü ile Bakmak

Sadece bilgi işlem çalışanlarının değil tüm proje üreticilerinin ortak sorunudur herhalde bütçe kısıtlamaları. Tabii bir ölçüde normal, kaynaklar sınırsız değil ama sadece çok pahalı göründükleri için gerekliliği ve faydaları göz ardı edilen proje adımları felaket dönemlerinde kendilerini hatırlattılar. Es geçilen bazı süreçler, kriz ile birlikte tekrar gündeme geldi ve proje planlarında yerini alacaklar.

Müşteri tarafından da bakarsak olaya, daha pahalı olmasına rağmen sırf markanın bizdeki algısı “daha kaliteli” diye satın almalarımızda tercihlerimizi değiştirdik. Dolayısı ile o marka daha önce daha çok emek ve para harcayarak sağladığı bu algının faydasını da görmüş oldu.     

Ömer ZEYBEK

www.datarebus.com

Tags:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.