Azınlık raporu filmini çoğumuz seyretmişizdir. Seyretmeyenlerinde en kısa zamanda seyretmesini tavsiye ederim. Film, konu açısından zaten çok iyi. Ek olarak fısıldadığı teknolojiler ise son zamanlarda “fütürist” adı altında yayın yapan pek çok kişiye taş çıkaracak kalitede. Bu arada filmin yapım yılı 2002.
Bu filmde kullanılan teknolojilerden birisi de kahramanımızın bir mağazaya girişi ile başlıyor. Mağazanın girişinde bir hologram retina okuması yaparak arka plandaki CRM sisteminden akıllı sorgular yapıyor ve ürün önerilerinde bulunuyor. “Hoş geldiniz gene şu tür ürünlerimiz ile mi ilgilenirsiniz?” gibilerinden bir öneri.
Belki bu sohbet tam da “aşı ile çip takılacak” paranoyası üzerine geldi ama şık ta oldu sanırım :)https://www.linkedin.com/embeds/publishingEmbed.html?articleId=7034466399696798760
CRM ve tabii arka planda bunu destekleyen iş zekası ya da daha iyisi bir veri ambarı projeleri 30 yıldan fazladır konuşulmakta. Burada karşımıza çıkan en büyük sorun hız idi. Özellikle kabaca son 10 yıldır da konuşmakta olduğumuz “Big Data” kavramını da dahil edersek bu derece hızlı artan verinin taşınması, modellenmesi, analiz edilmesi ve hızlıca sonuca erişilmesi biraz fazla sıkıntılı idi. Veri hacmindeki artışa paralel olarak sunucuların, disklerin hatta RAM ve I/O card gibi diğer elemanların da giderek hızlanması bizi umutlandırsa da aradaki fark tamda kapanamadı.
Şimdi Quantum Computing kavramlarını konuşuyoruz ve sağlayacağı hızı henüz ben hayalimde canlandıramıyorum. Diğer taraftan nerede ise teknoloji koltuğunda yerini almakta olan 5G. Bulut bilişime her ne kadar çoğu firma gibi ben de temkinle yaklaşsam da, sadece altyapı sağlamakla kalmıyor beraberinde birçok yapay zeka, analitik ürünlerini de kullanabiliyorsunuz.
Özetle iş zekası uygulamalarında zamana karşı yarış ve verinin hacmi, know-how gibi problemler artık çözülebilir durumda. Mesela bir üretim bandından bilgileri onlarca IoT ile toplamak bunu müşteri, sipariş ve stok bilgileri ile birleştirip geçmiş dönemlerle de kıyaslayabilir hatta gelecek tahminlemesini de yapabilir durumdayız. İyi de sadece üretim bandını mı gözetleyeceğiz? Müşterimizi takip etmek istersek?
Müşteriler yani bizlerde diğer taraftan aynı IoT cihazlarının devamlı veri sağlaması gibi, gerek sosyal medyada gerekse farklı uygulamalar aracılığı ile “çok ta farkında olmadan” veri sağlamaktayız. Zaten bir önceki Amerika seçimleri, karşılaşınca dejavu yaşatan sosyal medya reklamları bizlerin artık birer IoT olduğunun en güzel göstergesi.
Bizleri insan olarak IoT kavramındaki “Thing” kavramından ayrıştıran sadece bilgi sağlamakla kalmamamız, davranışlarımızın en azından satın alma alışkanlıklarımızın yönlendirilebilir olması, kısaca IoB (Internet of Behaviours). Şimdiden SMS ve reklam bombardımanlarından sıkılmış durumda idik. İleride ne hale geleceğiz göreceğiz. Şimdilik bundan bizi koruyan iki önemli madde var: KVKK ve siber güvenlik sorunları.
Ve bunun bir adım ötesi, “minority report” filminde olduğu üzere insanların hiçbir şey yapmasalar bile veri üretmeleri yani IoH (Internet of Human)
No responses yet