Uzun zamandır gündemimizde olan bir tartışma “Türkiye %100 yerli otomobil üretebilir mi?”.

Otomobil üretmenin en kritik tarafı herhalde motorunu üretmektir ve otomobillerden çok anlayan birisi değilim ama “motor” üretmenin çok ta sıkıntılı ve gizli bir süreç olduğunu zannetmiyorum. Tabii üreteceğiniz araç, Ferrari misali ufak ama süper bir torka sahip olmayacak ise ya da süper az yakıt tüketimi sağlamayacak ise. “Devrim Arabaları” filmini seyredenler hatırlayacaktır motor teknolojisinin henüz çok yaygın olmamasına rağmen gayretli çalışmalar ile tüm engeller aşılmış idi.

Uzun lafın kısası, Türkiye kendi otomobilini üretebilir mi? Elbette üretir. Bu kadar mühendis barındıran bir ülke, biraz teşvik ve sabır ile her şeyi üretir.

Konuyu bir de başka bir açıdan düşünelim: Maliyet. Hemen belirtelim ve şimdilik bir kenara koyalım, otomobil üretimi için kurulacak bir fabrikanın kurulum maliyeti çok kabataslak olarak 2 milyar USD.

Şuan satın almak istediğiniz 1600cc’lik ve yaklaşık 70.OOOTL olan bir aracın aslında ülkemize giriş fiyatı gene yaklaşık olarak 40.OOO TL. Tabii bu fiyatın içinde nakliye ve kar da var. Yani dünyanın bir köşesindeki fabrikadan gümrüğe taşınması, gemilere yükleme, vergiler, sigortalar vs ve 40binTL’ye bu araçlar bizim gümrüğümüzde. Kafadan atmak gibi olacak ama demek ki bu araçların fabrika maliyetleri 10.000TL civarında olmalı. Olmalı diyorum zira otomobil üretiminde birim maliyeti hesaplamak biraz zor. Bunun içinde ARGE harcamaları, farklı standartlarda üretimler, farklı ülkelere ihraçlar, modelin tutmaması gibi riskler ve uzun yıllar üretim mecburiyetinin maliyetleri/riskleri gibi belirsiz pek çok kalem var ve bu kalemlerin çoğu özel bilgi olması nedeni ile erişimleri kısıtlı. Ama benim bakkal hesabıma göre 10bin TL’ye 1600cc ve insanların bayıla bayıla almak isteyeceği bir otomobil üretmezsek ben bu işe girmem, fabrika maliyeti, ARGE, reklam falan derken 3 milyarımı bu işe yatırmam.

No alt text provided for this image

İşte burada bizim konumuz başlıyor. Zira kaliteden ödün vermeden, kalite standartlarına uygun, Avrupa’da dahi tercih edilecek bir üretim için, öncelikli olarak güzel kurgulanmış ERP sistemimizi oluşturmamız gerekiyor.  Bu sayede, tüm üretim bantlarının en performanslı şekilde çalışmasını, “Just in Time” ile stok maliyetlerinizin minimuma inmesini, üretim, işçi ve fabrika maliyetlerinizi diplere kadar çekmenizi sağlayacaksınız. Ama bu yeterli olmayacak zira rekabet çok keskin. Bunun için ise ilk yapacağınız iş en ufak bir iyileştirmenin gerçekten neyi ne kadar iyileştirdiğini görmeniz, satışlarınızda hedef kitleye doğru fiyat politikası ile saldırmanız, anlık raporlamalar ile en ufak bir pürüzün bile gözden kaçmaması, doğru hedefler ve doğru strateji kurgulayabilmeniz için iş zekâsına ihtiyaç duyacaksınız. Buna ek olarak geçmiş veriler ile kıyaslamalar yaparak, sorunlarınızı daha iyi algılayacaksınız, geleceğe yönelik planlamalarınız daha isabetli olacak, hatta dağıtım, satış ve hammadde kaynaklarınızı çok daha performanslı (daha rekabetli) hale getirebileceksiniz. Özetle “sineğin yağını en iyi nasıl çıkarırım” raporlarınızın olması gerekiyor.

Sorumuzu bir daha cevaplar isek: Yerli araç üretememek gibi bir sorunumuz olmadığını düşünüyorum. Ama her üretimde olduğu üzere, bu otomobili, bu maliyet ile üretmesi için çok iyi kurgulanmış ERP sistemi ve akıllı raporlama sistemlerini de kurması gerekiyor.

 Ömer Zeybek

Diğer yazılar için www.datarebus.com

Tags:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.