Yaşantı şeklimizi tamamen değiştiren virüsün insan sağlığından sonraki en büyük darbesi ekonomik hayatımıza oldu ve olacak. Zaten beklenen bir durum ya da sürecin doğal sonucu olarak görüldüğü için de firmalar daha şimdiden bazı kararlar almaya başladı, birçok ülke finansal çözüm paketleri sundular.
Ülkemiz kriz konusunda malumunuz oldukça bereketli bir ülke. Bu yazıyı buraya kadar okumuş olanlar en azından 2-3 irili ufaklı kriz görmüş, bizzat yaşamış durumdalar. Buna rağmen pek çok firmanın bundan ders çıkardığını söylemek zor. Zira eski krizlerde olduğu gibi, beklentinin oluşması ile birlikte, ücretsiz izinler, işten çıkarmalar, ödemelerin durdurulması gibi zararı daha büyük aksiyonları almaya başladılar bile.
Zararı kendinden büyük önlemler dememin nedeni, daha önceki krizlerde de yaşandığı üzere, tecrübeli çalışanlarına yapılan ihanetler, marka bilinirliğine kast eden davranışlar, kriz sonrasını düşünmeden yapılan hareketler nedeniyle, bu tür firmaların kriz sonrasında da krizi yaşamaya devam ettikleri görüldü.
Peki, “kriz dönemlerinde doğru karar nedir, doğru kararları almak için ne yapılmalı?” Bu sorunun aslında cevabı tek değil. Biraz her firma kendi gerçekleri doğrusunda kararlarını vermeli. Tabii bu kararları alırken ne ölçüde bilgiye sahipsiniz, ne ölçüde içgüdülerinizle veya körlemesine bu kararları alıyorsunuz? İşte bu farkı yaratacak olan ise firmanızın kendi verisini işleme kapasitesi ve İş zekası uygulamanız.
Altın Aramak
Altın benzeri madenleri elde etmek için altın ile birlikte değersiz taş-toprak ta çıkarılır, ayrıştırma alanlarına taşınır ve burada doğru tabir ise çöplerden arındırılarak cevher elde edilir. Zaten yüzyılımızın yeni gücü/değeri olarak gördüğümüz verinin işlenmesindeki benzerliğinden dolayı da “veri madenciliği” diyoruz. Firmanızın ürettiği tüm veri, yekûn olarak sizin için bir değer taşımayacaktır. Bunların da ETL ürünleri ile bir alanda toplanmaları, temizlenmeleri, uyumlandırılmaları ve işlenmeye hazır hale getirilmeleri gerekiyor.
Peki, Corona ile birlikte zor süreçlere girdiğimiz bir dönemde neler yapılmalı ve iş zekâsı projelerimiz bize bu konuda nasıl yardımcı olabilir?
Maliyetlerin azaltılması
Finansal piyasaların duraksamaya girdiği zamanlarda tabii ki ilk yapılması gereken maliyetlerin azaltılması olmalı. Ama bu bizim ülkemizde “eleman çıkartmak, bazı işlerin tamamen durdurulması” olarak görülüyor. Bunun en büyük nedeni de firmaya sadece finans gözlüğü ile bakılması. Çünkü “MAAŞ” giderleri finansal olarak tek bir kalem ve en büyük giderlerden birisi olarak raporlanmakta. Pek çok iş zekası raporlarında ise maaş giderleri, üretim maliyetleri, proje maliyetleri gibi farklı KPI’lar altında raporlanmaktadır. Böylece firmalar, işten çıkardıkları elemanların maaş giderleri yanında sağladıkları katma değeri de görebilmekte ve bu elemanların gerçek manada bir maliyet olmadığını değerlendirebilmekteler.
İş Zekası uygulamasına sahip firmalar, nereye ne kadar para harcadıklarını tam olarak görebilir. Burada biraz iş zekasının farkını da ortaya koyalım. İş zekası, örneğin bir finans yazılımından aldığınız bilançodan ya da bir depo yazılımındaki stok raporlarından farklı olarak tüm uygulamalarınızdan bilgileri birleştiren, size detaylı ve karşılaştırmalı olarak sunabilen bir uygulama ve bunun alt yapısıdır. Böylece firmanızın tüm gelir ve giderlerini ve aynı zamanda da süreçlerinizi farklı açılardan değerlendirebilir, veri bütünlüğü ile doğru bilgiye anlık olarak erişebilirsiniz.
Bir örnek ile taçlandıralım: Bir kargo firması yaptığı analizler sonucunda en büyük müşterisinden (en çok taşıma işi aldığı) aslında zarar ettiğini fark etmesi gibi. Aslında doğrudan satış raporları ile yaşadıkları yanılgıyı, farklı dashboard’lar aracılığı ile gideriyorlar. Zira taşıdıkları ürün, standartlarına uymadığı için özel paketleme ve hatta daha büyük araç kiralama nedeni ile aslında faturalarda görülen kadar para kazanmamaktalar.
Benzer örnekleri, tasarlanan akıllı dashboard’lar ile kendi firmanız için çoğaltmalısınız. Böylece tüm süreçlerinizi mikroskop ile inceleme ve düzeltme şansı bulacaksınız. Bunu stoktan, üretime, satıştan, satış sonrası hizmetlere kadar tüm süreçlerinize uyguladığınızda kriz anında ilk müdahale edilecek bölgeler, vazgeçilecek ya da üzerine gidilecek alanlar zaten sizin için belirgin olacaktır.
Satış ve Üretimin Geliştirilmesi (ya da Değiştirilmesi)
Sadece mevcut prosesleri düzenleme olarak değil iptal etmeniz gereken işleri de bu şekilde karar vermeniz doğru olacaktır. “Bu ay ne kadar satmışım?” Raporu almak yerine, bölge bazında, il bazında hatta satış elemanı bazında satış raporları, bu satışın size olan gerçek maliyetlerinin hesaplanması, satış bazında net kar hesaplamaları, hedefler, hedeflerdeki sapma nedenlerini ortaya çıkaracak KPI’lar ortaya koymalısınız. Bu tür sapmaların nedenlerini iyi analiz edebilirseniz bazı satışlardan ya da bazı ürünlerin üretiminden vazgeçmenizin daha doğru olacağını net olarak görebilirsiniz.
What if Analizleri
Diyelim ki hammaddenizi ithal ediyorsunuz dolayısı ile maliyetleriniz kura bağlı. Kurdaki dalgalanmaların size etkisi ne olacak? Belirli lokasyonlarda satışlarınızı durdurursanız size bunun dönüşü ne olabilir? Kriz dönemlerinde müşterilerinizin de ekonomik modelleri değişeceğine göre sizin alacağınız bazı satış aksiyonların etkisi ne olabilir? Gibi pek çok sorunun cevabı gene iş zekâsı uygulamanızda bulacaksınız.
Tabii burada bir ekleme de yapmak lazım. Predictive analysis (gelecek tahminleme) algoritmaları ile birçok tahmini eski verinize bakarak doğruya yakın bir şekilde gerçekleştire-biliyorsunuz ama bu sefer durum biraz farklı. Kısaca bu fiyat indirimi ya da promosyon ile “bu müşteriye satış yapabilirim” demek biraz kısır bir tahmin olur. Müşteri davranışlarının da değişmek zorunda kalacağı, onlarında aynı krizi yaşadığı unutulmamalı.
Kendini, Sektörü ve Müşterini İyi Tanımak
20 yılı aşkın bir süredir teknolojinin içindeyim ve pek çok firma ile bir şekilde tanışma ve onları inceleme imkânı buldum. Türkiye’de teknoloji yatırımlarının az olduğunu zannetmiyorum. Nerede ise tüm firmalarda en son teknolojiyi içeren donanımlar, son versiyon yazılımlar kullanıyor. Uygulamalar konusunda da aynı durumdan söz edebiliriz ama altını çizmek gerekir ki pek çok uygulama sadece isim olarak var. ERP, CRM, Finans, Raporlama sistemleri sanki farklı dünyalarda çalışıyorlar. Harcanan onca paranın da karşılığı alınamıyor maalesef. Uygulamalarınızı hakkettikleri şekilde birleştiren iş zekası projesi ile sinerji elde eden firmalar ise farklı bir ligde oynama hakkını kazanıyor.
Mesela CRM uygulaması ile sadece müşteri katagorileri oluşturmuş, müşteri bilgileri veritabanı şeklinde kullanan firmalar maalesef çoğunlukta. CRM uygulamasını satış verisi ile birleştirerek, “hangi müşterisi, ne sıklıkta, ne ölçüde ve hangi ürünlere ilgi duyuyor?” analizini tamamlamış firmalar da var. Dolayısı ile bu firmalar müşterinin sadece adını, lokasyonunu, yaş grubunu bilmekle kalmıyor, tüm alış veriş alışkanlıklarını da biliyor. Bu bilgiye sahip olunca da özellikle kriz ortamlarında hangi üretim, ürün ya da satış strateji ile müşteriye ulaşması gerekildiğini planlamak daha kolay olabiliyor.
Canon’un dijital medyaya yönlenmesi, Apple’ın Ipod üretimine karar vermesi gibi pek çok karar öncesinde bu tür analizlerin yapıldığını görebilirsiniz. Yoksa bu tür kararlar, “hadi bir de bunu deneyelim” ya da “hadi bu pazardan çıkalım” gibi sadece müthiş CEO öngörüleri değil. Tabii bu kadar büyük bir karar olması gerekmiyor ufak ölçeklerde dahi bu kararları vermenizin faydasını göreceksiniz.
No responses yet